Çocuk ve Oyun

Oyun, çocukluk çağından başlayıp yetişkinlik de dahil olmak üzere farklı şekillerde olsa da tüm yaşamımız boyunca her alanda kendisini gösteren bir etkinliktir. Oyun kavramı kimi düşünürlerce insan hayatının bir parçası olarak gösterilen, kimi düşünürlerce de kültür dediğimiz yapıyı oluşturan, onunla beraber gelişen, bir kuşaktan diğerine aktarılan tüm insanlık tarihi boyunca var olmuş ve var olacak bir kavramdır.
Oyun çocuk açısından değerlendirildiğinde sadece onun keyif almasını sağlayacak bir etkinlik olmayıp aynı zamanda çocuğun his, düşünce, ihtiyaç ve yeteneklerini yansıtan; bedensel, sosyal, bilişsel açıdan onun gelişim ve öğrenimine katkıda bulunan önemli bir unsur, çocuğun kendisini anlatmasını sağlayan, iletişim kurarken kullandığı dildir. Birçok insan tarafından boş zaman aktivitesi olarak algılanan oyun aslında çocukların toplum içerisindeki kuralları, beklentileri ve kültürü öğrenerek deneyimlemesini sağlamaktadır. Bu nedenler dolayısıyla ebeveynler çocuklarının bu aktiviteyi gerçekleştirirken onların vakit kaybettiklerini düşünmeyip onları oyuna yönlendirmelerinin gerekli olduğu yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Oyun çocuklara içerisinde bulundukları çatışmaları ve karşılarına çıkan problemleri çözmede, yaşama uyum sağlamada pratik yapma fırsatı tanımakta, sahip olduğu enerjiyi toplumca ve içerisinde bulunulan kültürce de uygun görülen bir şekilde atma ve rahatlama olanağı sunmaktadır. Yetişkinler gerçek yaşamda birçok problemle karşılaşmakta ve bunlarla baş etme konusunda yine yaşamın içerisinde pratik yapıp bu problemlerin üstesinden gelebilirken, çocuklar oyun oynayarak deneyim elde etmekte ve var olan potansiyellerini gerçekleştirmekte; kendilerini hem sözel hem sözsüz iletişimi kullanarak ifade etmeyi öğrenmektedir. Çocuklar yardımlaşmayı, paylaşmayı, işbirliği oluşturmayı oyun oynayarak deneyimlemekte ve gerçek hayatın provasını yapmaktadır.
Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi’nde (2005) dahi kendine yer bulacak derecede önemli olan oyun, çocukların sağlıklı bir şekilde gelişimlerini tamamlamaları için gerekli olarak görülen bir olgu olarak ele alınmaktadır Bu bilginin ışığında oyunun çocuk için bir hak olduğu, gerekli olan becerileri elde etmeleri adına gerekli olduğu verilerine ulaşılabilmektedir.
Oyun tüm bunların yanında tarih boyunca eğitim verilmek üzere de kullanılan bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Platon, Aristotales, John Locke, F. Rabelais gibi ünlü düşünürler çocukluk çağında onları özgür bırakıp oyun oynamalarına fırsat tanınması gerektiğine değinmişlerdir. Carroll(1990) ise çocukların öğrenebilmeleri için katı kurallar yerine eğlenmenin olduğu bir ortamı önermiştir. Bu ortamda ise çocukların dili olan oyun kullanılması gereklidir.
Piaget bilişsel açıdan oyunu 3 evrede ele alırken Parten’e göre oyun dört evrede gerçekleşmekte ve sosyal açıdan ele alınmaktadır. Bu evreler; tek başına oyun, paralel oyun, birlikte oyun ve iş birliğine dayalı oyundur. Tek başına oyun, çocuğun etrafındaki kişi ve nesnelerden etkilenmeden kendi başına oyun kurup sürdürdüğü oyun evresidir. Paralel Oyun evresinde ise çocuk çevresinde bulunan çocukların yanında ama onlardan etkilenmeden bir oyun gerçekleştirmektedir. Aynı ortamda aynı tarz oyunlar oynasalar da bu evredeki çocuklar birbirlerine karşı bir etkileşim girişiminde bulunmamaktadır. Birlikte oyun evresinde ise kısa süreli de olsa diğer çocuklarla bir etkileşim gözlenmektedir. 2-3 yaş çocuklarını kapsayan bu evrede çocuklar bir yandan kendi oyununa da devam etmektedirler. Son olarak iş birliğine dayalı oyun evresinde çocuklar diğer çocuklarla birlikte oyun kurma, sürdürme, ortak bir amaca sahip olma, aynı gruba ait olma ve diğer çocuklarla iletişim içinde olma şeklinde oyun oynamaktadır.
Bu verilerin ışığında farklı evreler ve farklı görüşlerin var olmasının yanısıra ortak düşünce olarak oyunun çocukluk çağında gerekli olan önemli bir etkinlik olduğu, çocuk gelişimini birçok açıdan desteklediği görüşleri karşımıza çıkmaktadır. Oyun farklı tanımları ve farklı amaçları olduğuna dair düşünceleri içermesiyle beraber çocuk ve yetişkin hayatında her alanda kendisini göstermektedir.